Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen Ayvalık Milletlerarası Sinema Festivali’nde dün 5 farklı yerde 16 sinema gösterildi. Günün birinci sinemaları Ali Abbasi’nin yönettiği “Çırak” (The Apprentice) ve Christophe Honoré imzalı “Marcello Mio” oldu.
Genç Sinema öğrencileri ise Stockholm Sinema Okulu’ndan Anders Rune ve kurgucu Ali Aga’nın atölyeleriyle güne başladılar.
‘KARA KUTU BİR TÜRKİYE PROJEKSİYONU’
“Kara Kutu” (Black Box) sinemasının gösterimi sonrası direktör Aslı Özge ve görüntü yönetmeni Emre Erkmen soruları yanıtladı. Sinema, son yirmi yıldır tüm dünyada oluşturulan dehşet ikliminin sonuçlarını bir apartmanda geçen kıssa ile anlatıyor.
Aslı Özge, “Kara Kutu her ne kadar bir Alman sineması olsa da aslında benim için bir Türkiye projeksiyonu. Şayet bu avlu bir ülkeyse – yani benim başımda bu türlü bir metafor var – tahminen de Türkiye olabilir burası. Bu avlunun sonlarını; bir manada yöneticisi, yaşayanları, solcuları, sağcıları, yabancıları, hatta yasa dışı bir kediye kadar aslında bir ülkenin metaforu üzere düşündüm. Bu manada söylediği şey, yani kentsel dönüşüm ve soylulaştırma teması ön planda olan bir sahne dekoru üzere benim için. Aslında art planda anlattığım şey demokrasinin nasıl bir anda kaybolabileceği, nasıl yok olabileceği, beş dakika içinde her şeyin tepetaklak olabileceği. Bunun üstüne bir sinema aslında benim için” sözlerini kullandı.
‘CADILAR’I YAPABİLMEK İÇİN 120 TANE SİNEMA FEYRETTİM’
Yönetmen Elizabeth Sankey belgesel sineması “Cadılar”ın (The Witches) Türkiye’deki birinci gösteriminde Ayvalık izleyicisiyle buluştu. Sankey belgeselde, oğlunu dünyaya getirdikten sonra yaşadığı ağır depresyon üzere ferdî bir öyküyü, tarih boyunca farklı anlatılarda kurallara uymayan bayanların nasıl temsil edildiği ve cezalandırıldığına dair tezleriyle birleştiriyor.
Elizabeth Sankey şöyle konuştu:
“Belgeselle ilgili çalışmalara hastaneden çıktıktan iki ay sonra başladım. Zira bunu yapmak zorundaydım. Dönüştüğüm insan olabilmek için, o beşerle yüzleşebilmek ve o kimliği kabul edebilmek için bu belgeseli yapmam gerekiyordu. Cadılar’ı yapabilmek için 120 tane sinema seyrettim. Olağan koşullarda aslında hiç endişe sineması seyredemem, korkarım. Lakin yaşadığım hastalık, yaşadığım karanlık o kadar büyüktü ki artık hiçbir kaygı sineması beni korkutmuyor. Çoklukla bayanlar bu çeşit kederlerini hiç konuşmadığı için aslında bunun ne kadar kıymetli bir sorun olduğu da bilinmiyor. Ben bu sineması bir taraftan kendi şahsî sıhhatim için yaptım lakin öteki yandan bunun lisana getirilmesi gereken, çok acil bir sorun olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu insanı vefata, intihara sürüklüyor ve bütün toplumlarda bu türlü şeyler çok bastırılıyor. Doğum dışarıdan bakıldığında son derece steril bir şey üzere gösteriliyor ancak tıpkı vakitte çok kanlı ve çok acılı bir süreç. Birçok insan bunu paylaşamıyor kimseyle, konuşamıyor. Ben sinemadaki cadı özdeşleşmesiyle herkesin içinde var olan ve toplumsal kabul görmeyen o gücü keşfettim. Sinema için bayanlarla konuşmak da bana çok uygun geldi.”
‘ZOR BİR GERÇEĞİ ACITMADAN ANLATMAK İÇİN BAŞ YORDUK’
İstanbul Sinema Festivali’nde Seyfi Teoman Birinci Sinema Ödülü’ne layık görülen, odağına yaşadığı kayıplara, mağlubiyet korkusuna, toplumsal baskılara ve bir yere ilişkin olamama hissine karşın toparlanmaya çalışan 22 yaşında bir bayanı alan “Başlangıçlar” sinemasının gösterimi direktör Ozan Yoleri, üretimciler Alara Hamamcıoğlu ve Ilgım Çoşar, sinemanın ses dizayncısı Ahmet Gürbüz, müziklerde imzası bulunan Avi Medina’nın iştirakiyle gerçekleşti.
Ozan Yoleri, “Filme geri dönüp baktığımda şöyle düşünüyorum; birçok sinema ya da kurgusal gereç, belirli bir vakit geçtikten sonra daha berrak bir zihinle bakarak analitik yazılıyor. Biz bu sineması biraz daha tersten yaptık. Yani kimi şeyleri yaşarken bir yandan da yazıp çekmenin acelesindeydik, o hisler tazeliğini kaybetmesin diye. 2022 başında yazdık, yazında çektik ve aşikâr ki daha karamsar bir yerdeymişiz o vakit. Sıkıntı bir gerçeği acıtmadan anlatmak için baş yorduk. Senaryo yazarken mümkün olduğunca nesil çatışmasına girmemeye çalıştık. Bu nesil çatışması bana hüzünlü geliyor. Zira anne babalar, üst jenerasyon bir şey yapmak istiyor belirli ki. Lakin işte iletişimsizlik, değişen periyot, çok dijitalleşme bu bağı daha da koparıyor. Daha yakın jenerasyonlar ortasındaki bağlar bile kopuyor. Bunun hüznünü taşıyorum biraz” diye konuştu.
‘HEM MESKENE HEM KENDİMİZE YENİ BİR GÖZLE BAKMAYA BAŞLADIK’
Ayvalık için büyük manası olan mübadelenin tesirlerinin yıllar sonra bile devam ettiğini Türkiye’de diğer bir bölgede yaşayan kendi ailesi üzerinden anlattığı belgeseli Rodakis’i Ararken gösterimi sonrası direktör Kerem Soyyılmaz da izleyiciyle buluştu.
Kerem Soyyılmaz, “Tam yüz yıl evvel, bu vakitte olan büyük bir acıdan bahsediyoruz. Birinci başta merak ile başlayan bir serüvendi lakin orada daha fazla vakit geçirdikçe hem meskene hem de kendimize yeni bir gözle bakmaya başladık. Sonra bunu hissetmeye, düşünmeye başladım. Burası İstanbul’un kuzeybatısında bir köy. Trakya’nın dinamikleri biraz daha farklıydı mübadele sürecine baktığımızda. Daha karmaşık, vakit içinde bir sürü farklı göçlerin olduğu, yol üstü bir yer. Bence tarihi bir kıssaya sahip olmamız değerli, daha düzgün bir gelecek yaratmamıza yararlı olur diye düşünüyorum” dedi.
Festival programında yer alan kısa sinemalardan Eksi Bir, Her Gün Biraz Daha Kolay, Oyunbozan, Kontrpiye, En Uzun Gece ve Gukla’nın gösterimleri da Ayvalık izleyicisinin ağır ilgisiyle geçti.
Film gösterimleri ortasında MUBI konut sahipliğinde Ayvalık Memleketler arası Müzik Akademisi’nde gerçekleşen kokteylde şenliğin konukları bir ortaya geldi. Şenlikte izleyiciyle buluşan öteki sinemalar ise “Gidecek Yer Yok” (No Other Land), “Cevher” (The Substance), “Aydınlık Hayallerimiz” (All We Imagine as Light), “Tereddüt Çizgisi”, “Bu Ben Değilim” (It’s Not Me), “İkinci Perde” (The Second Act) ve “Mükemmel Günler” (Perfect Days) oldu.
Şenlikte gösterimler bu yıl Ayvalık Belediyesi Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi, Fabrika Ayvalık, İsmet İnönü Kültür Merkezi, ASKEV Sera ve Kırlangıç Ayvalık’ta gerçekleşecek. Bilet fiyatları tam 150 TL, indirimli 100 TL olarak satışta. ASKEV Sera ve Kırlangıç Ayvalık’taki gösterimler fiyatsız gerçekleştirilecek.
(BÜLTEN)